Hasan Karal: Mezhepçilik ve Irkçılıkla Mücadelede İslam Dünyası İçin Umut Var mı?

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Karal, TBMM Genel Kurulu'nda gerçekleştirdiği konuşmada Orta Doğu'daki insanlık dramı ve İslam dünyasındaki iç krizlere vurgu yaptı. Karal, "Güçlü olmanın ön koşulu, önce içsel birliğimizi sağlamakla mümkün olur" ifadesini kullandı.

Hasan Karal: Mezhepçilik ve Irkçılıkla Mücadelede İslam Dünyası İçin Umut Var mı?

DEVA Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili olan Hasan Karal, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda görüşülmekte olan 215 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Yeni Yol Grubu adına söz aldı. Yaptığı konuşmada, özellikle Orta Doğu’da devam eden çatışmalar, insan hakları ihlalleri ve İslam dünyasının mevcut durumu üzerine dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Karal, konuşmasının kilit noktalarından birinde, İslam coğrafyasında mezhepçilik, cemaatçilik ve ırkçılık gibi siyasi olguların güç kazandığını belirtti. Bu durumun çözümler üretme yeteneğini ciddi şekilde tehdit ettiğini ifade eden Karal, “Kendi içinde siyasallaşmış mezhepçilik, cemaatçilik, bölgecilik ve ırkçılık tuzağına düşmüş bir toplumdan herhangi bir çözüm çıkması mümkün değildir” şeklinde konuştu.

“İNSAN ONURUNA GÖSTERİLEN SAYGI, VAHŞETE DÖNÜŞTÜ”

Hz. Muhammed’in Medine’de bir Yahudi cenazesine olan saygısını örnek vererek, insan onuruna duyulan saygının din, dil ya da etnik köken ayrımı gözetmeksizin evrensel bir erdem olduğunu vurguladı. Karal, “'Saygım insanadır' anlayışının yerini, bebek, kadın, yaşlı, cami ya da kilise ayırt etmeksizin bölgeleri mezbahaya çeviren bir barbarlık aldı” dedi.

“KAN DÖKÜMÜNÜ DURDURMAK TARİHİ BİR GÖREV”

Orta Doğu’daki çatışmaların sadece yerel bir mesele olmadığını dile getiren Karal, “Bu vahşete karşı akan kanı durdurmak yalnızca bir vicdani çağrı değil, insanlığın bizlere yüklediği tarihi bir sorumluluktur. Bu sorumluluk, ideolojik bağlılık değil; hakikate, bilgiye ve adalete olan sadakatimizin bir yansımasıdır” diyerek sözlerine devam etti.

“BATI’NIN GÖRMEZDEN GELİŞİ KADAR İSLAM DÜNYASININ DUYARSIZLIĞI DA ÜZÜCÜ”

Hasan Karal, Batı'nın çifte standardına vurgu yaparken İslam ülkelerinin tepkisizliğini de eleştirdi: “Maalesef bu çığlıklar karşısında sessiz kalan sadece Batı değil. Aynı zamanda gaflet uykusuna dalmış bir İslam dünyası da bulunmaktadır” ifadeleriyle içsel çelişkileri ve duyarsızlığı gözler önüne serdi.

“ÇÖZÜMLER, DÜŞÜNCE VE BİRLİKTE HAREKET ETMEYE DAYANIR”

Karal, çözümlerin güce değil, ortak düşünce ve iş birliğine dayalı olduğunu belirterek, “Güçlü olmamız, öncelikle kendi içimizde birlik ve beraberliğimize bağlıdır. Düşüncenin önündeki engellerin kaldırılmasıyla mümkündür. Adalet, ancak ortak aklın sesiyle yükseltilebilir” dedi.

Konuşmasını bilimin, özgür düşüncenin ve farklılıklara hoşgörünün verdiği bir toplumsal inşa çağrısıyla sonlandıran Karal, barışın yalnızca cesurca düşünen ve çekinmeden ifade eden gönüllerle mümkün olabileceğini ifade etti.